Derdi katlanırdı, gül-i zar olmuş bülbülün,
Duysaydı, farkına varsaydı, senin güzelliğinin.
Lal olurdu, sesi çıkmazdı gül bahçelerinde…
Güller aşksız kalırdı, dallar feryatsız, bilirim.
Ben fark ettim, bambaşka bir tılsım vardı güzelliğinde,
Güller ağlamasın diye, bülbüle söylemedim.
Yas tutardı denizlerde, alemci sandallar,
Asılmazdı küreklere, o büyük heyecanla kollar…
Koşmazdı, mehtabı, denizi seyretmek için insanlar…
Göremediler, başka güzeldi… Gözlerin ab-ı hayatı sundular,
Ben tuttum kürekleri, avuçlarım su topladılar.
Acımasız vurdu, bazen insan boyuydu, dalgalar…
Ben usanmadım, yılmadım, belki, dalgalar yorulurlar.
Şaraba bile söylemedim, sakiler bilse utanırlar.
Gözlerinden içtim aşkın şarabını, beni ayyaş sandılar
Gözlerim, gözlerinde sarhoş oldular, en güzeliydi içtikleri meyin,
Kaşların, kaş değil; iki okyanus üstünde bir çift hilal,
Gözlerinin rengine, yakamozu koyar senin.
Öyle bir baktın ki; yandı, savruldu, Bilal,
Gecelerimi hançerledin, insaf bilmez kirpiklerin var senin.
Yıldız değil, yıldız diyemem, başka diyar bu, başka alem.
Ya yetmiyor kelime hazinem, ya da mümkünü yok tarifin,
Bildiğim şu; hayatıma yön verecek kaderin ellerisin
En güzeli sensin evrenin, tahtındasın şiirler ülkesinin.