Yüreğimin dar sokaklarında
Sadece aşktan korkan bir eşkıyayım
Şehir tüm hüznü ile ölüm saklar bağrında
Dingin rüzgârlarında imkânsız bir aşka ağlar
Yanık kokar tüm umutlar
Ben/
Sana koşarım ama geri gider adımlar
Seviyorum desem yara alır aşka olan inançlar
Sevmiyorum desem dile gelir dört duvarlar
Bazen diyorum
Türkü olsam ezgisi sen olan
Günbatımı görmeyen dağlarda
Yağmur olsam
Nota nota dudaklarına yağsam
Her sokağımın çıkmazında
Gecemin aydınlık yanında
Sen olsan ve ben o dağlarda beyaz bir kırlangıç olsam
Ah be gözü yaşlı masalım
Neden?
Neden aşka bu kadar geç kaldım?
Biliyor musun?
Avuçlarıma aldıktan sonra ismini
Artık hiç bir aşk tanımlayamadı beni
Ben/ aylarca
Hep bu anlamsız hiçsizlikle savaştım
Temmuz sıcağında titreyen gelinciklerden
Tek tek seni topladım
Söyle;
Şimdi kimler sinesinde sarmalıyor seni
Hangi geceler uyutmuyor
Hangi kadın ısıtıyor düşlerini
Benim sana doyamadığım kadar
Sevsen ya beni
Bir saçak altı kulübede aşkı yüreğime işlesen ya
Ah be iki köyü birleştiren köprüm
Neden?
Neden tüm yolları koşarak bile sana varamadım?
Vakitsiz nefesim
Ben susarken sana ağlar kelimelerim
Şimdi bir şiire asılmış hecelerimi saklar sevmelerim
Yorgun bir denizin alnından akar gitmelerin
Adının bir harfine sığdırdığım ümitlerim
Sen benim ilk kez giydiğim pembe entarim
Ne zaman değecek
Telaşlı tenine ellerim
Ne zaman bitecek yetmişlik aşk şişelerin
Merak etme
Ben hep kış ayazında kardelenler gibi beklerim
Ama şunu da unutma!
Ben sana kimsesizliğimle geldim
Gerekirse
Kimsesiz de geri giderim…