Sağlam Bir Senaryo
Oyun, günümüzde geçiyor. Oyun boyunca Nico Bellic adında bir karakteri yönetiyoruz. Nico, kuzeni Roman’dan aldığı mektuplardan, onun çok zengin olduğunu, Liberty şehrinde rahat huzur dolu bir hayat yaşadığını öğreniyor ve bu şehre geliyor. Tabii bu şehre gelişinin asıl nedeni bu değil. Nico askerdeyken, içinde bulunduğu bir grup asker, düşman tarafından pusuya düşürülmüş ve bu pusudan sadece üç kişi sağ olarak kurtulmuş. Nico Bellic, Darko Brevic ve Florian Cravic. Nico bu iki kişiden birinin düşmanla işbirliği yaptığını ve kendilerine ihanet ettiğini düşünüp bu kişileri aramaya başlamış ve Florian Cravic’in Liberty şehrinde olduğunu öğrenmiş. Bu yüzden kuzeninin de çağrısını geri çevirmeyip Liberty Şehrine gelmiş. Fakat geldiğinde görüyor ki, kuzeninin mektuplarında bahsettiği köşkler, lüks arabalar, hizmetçiler tamamen yalanmış; aksine kuzeni büyük bir bataklığın içine batmış. Oyun boyunca kuzenimizin burnunu çöpten kurtarıyor, yeni kişilerle tanışıyor ve aradığımız kişileri bulmaya çalışıyoruz.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, GTA serisinde ilk kez bu kadar üzerinde durulmuş bir senaryoyla karşılaşıyorum. Yukarıda anlattıklarım, senaryonun sadece küçük bir kısmı. Oyunda ilerledikçe işler daha da karmaşık bir hale geliyor ve bu yapısıyla da oyunun senaryosu benden tam not alıyor.
Liberty şehrinden bahsedecek olursak, şehir, örnek aldığı şehre (New York) oldukça benzer tasarlanmış. Büyük gökdelenleri, ulaşım imkanı, yolları, köprüleri, ünlü meydanları, kısacası her şeyiyle. Şehrin atmosferi oldukça iyi; diğer oyunlardaki gibi rengarenk, bir mafya oyunundan çok çocuk oyununu andıran renkler yok. Şehrin kendine has bir havası ve ağırlığı var.
Grafiklerin iyi olması zaten beklenen bir şeydi; ama bunun şehre iyi yansıtılabileceğinden pek emin değildik. Fakat GTA IV bu endişelerimizi de boşa çıkarttı ve bizlere gerek binalar olsun, gerek köprü ve yollar olsun, harika bir şehir sundu. Bilhassa akşamları köprüden geçerken, köprünün ışıklandırmaları çok hoşuma gitti. Fakat maalesef bu güzellikleri tam detayında çalıştıracak pek bilgisayar olduğunu zannetmiyorum ve bu konuda oyunun ilk eksisi ortaya çıkıyor, optimizasyon sorunu.
Oyunun Gerçekçi Yanları
Şehirde görevlerimiz haricinde yapabileceğimiz birçok şey var. Barlar, kafeler, kıyafet dükkanları ve daha birçok yer oyun içinde de mevcut. Hatta yapımcılar Stand-up gösterisi yapan bir yer bile tasarlamışlar. Gerçi espriler bana pek komik gelmedi; ama herhalde kültür farkından kaynaklanan bir şeydir diye düşünüyorum. Yapımcılar oyunu o kadar gerçekçi yapmaya çalışmışlar ki, mesela oyunda canınız hiçbir şey yapmak istemiyorsa oturun televizyonunuzu seyredin, gerçi pek iyi bir program yok; ama yine de idare eder.
Bu oyunda San Andreas’ta bulunan çok yemek yiyince şişmanlama, ya da spor salonunda vücut geliştirme gibi boş eylemelere rastlamıyoruz. Şehirde seyyar arabalarıyla sandviç satan kişiler veya yemek yiyebileceğimiz dükkanlar var; fakat buralarda yemek yediğimizde az olan canımız doluyor, tüm işlevleri bundan ibaret.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki yapımcılar, oyunun gerçekçi olması konusunda ciddi emek harcamışlar. Mafia oynayanlar hatırlarlar, araba çalmak için önce arabanın gizlice kilidini açardık, daha sonra da düz kontaktan çalıştırırdık. GTA serisinin oyunlarına baktığımızda ise, ne hikmetse halk asla arabasının kapısını kilitlemez, anahtarı kontaktan bile çıkarmazdı, ama bu oyun ile bu saçmalık ortadan kaldırılmış. Artık çevredeki arabaların kapıları kilitli. Hal böyle olunca da arabaya binmek için arabaların camını kırıyor, arabaları düz kontaktan çalıştırıyoruz. Oyun günümüzde geçtiği için çoğu arabanın alarmı var, bazen bu alarm sesini duyan polisler peşimize takılıyorlar ya da arabayı çaldığımızı gören halktan birileri hemen telefonla polis çağırıyor.
Oldukça hasarlı arabanızla hızla giderken bir yerlere çarptığınızda, arabanız bir daha hareket etmeyebiliyor. Yani diğer oyunlardaki gibi arabanız ne kadar hasar alırsa alsın, ne olursa olsun yola devam etme olayı da bu oyunla birlikte ortadan kaldırılmış.
Bazı çarpışma anlarında arabalardaki insanlar (Nico da dahil) camdan dışarı fırlayabiliyorlar. Gerçi bu fırlama olayı motosikletlerde bana biraz abartılmış gibi geldi. Çünkü son hız giderken bir yere çarptığımda Nico’nun yerden rahat 100-150 metre havalandığını, 300-350 metre kadar da sürüklendiğini gördüm. Acaba gerçekten motorla kaza yapan bir insan bu kadar uçabilir mi? Bu arada artık arabanın içinde olsak dahi çatışmalarda canımız azalıyor.
Oyunun Eksileri
Genel olarak oyunun şu ana kadar hep iyi yönlerinden bahsettim; fakat oyunun insanı rahatsız eden bir iki hatası var. Onları da söylemeden geçmek olmaz. Birincisi, yukarı da bahsettiğim gibi, oyunun araba kontrolleri zor; ama buna zamanla alışırsınız diye umuyorum. Diğer hata ise, maalesef yine arabalarla ilgili. Bazen arabalar durduk yere, içinde insan yokken, yukarı aşağı hareket ediyor, sallanıyorlar. Bunun oyunun oynanabilirliği ve senaryosuyla hiçbir ilgisi yok; ama insanın gözüne batıyor. Hatta bir yerde sniperla adamı hallettikten sonra, arabasının yarısının zemine gömüldüğünü gördüm. Bu gerçekten çok rahatsız ediciydi.
Gözüme çarpan bir diğer hata ise, ölülerin hareket etmesi. Evet, bazen adamlar öldükten sonra hareket ediyor, siz de adamların öldüğünden emin olmak için bir daha ateş ediyorsunuz ve merminizi boşa harcıyorsunuz. Bu durum çatışma esnasında sizi rahatsız edebilir.
Tek Kelimeyle Müthiş
Oyuna başta şüpheyle yaklaşmıştım; ama oynadıktan sonra gördüm ki bu oyun, benim gönlümde tek olan Mafia oyununun yanına yerleşmeye layık bir oyun. Oyunu, GTA severler alıp oynayacaklardır zaten; ama ben buradan, Mafia oyununu sevmiş olup onu hala unutamayanlara da şiddetle tavsiye ediyorum. İçinde aşk, trajedi, komedi, dram, aksiyon ve gerçeklik barındıran bu oyunu mutlaka alın oynayın. Güzel oyunlu günler...
Buradan Araştırabilirsini
http://www.oyun-arsivi.net/forum/index.php