Futbol, şüphesiz çağımızın en popüler sporu. Nereden çıkıp geldiği belli olmayan bu sporu; mahalle aralarında, halı sahalarda... uzatmayayım, hemen hemen aklınıza gelen her yerde ve bulduğunuz her şeyle (Bazen bir pet şişe, bazen bir kola kutusuyla...) oynayabilirsiniz. Ama artık devir değişti. Bilgisayar giren her eve futbol oyunlarının da girmesiyle, mahallenizde yaptığınız o kıran kırana maçlar, evlere ve internet kafelere taşınmaya başladı. Kuşkusuz bu taşınmayı sağlayan aktörlerden biri de PES serisidir. Oyunsitesi.com olarak, bu incelememizde, PES serisinin son göz ağrısı olan PES 2009’u masaya yatıracağız.
Yeni Bir Yüz
Oyuna girdiğimizde ekrana bir PES yazısı geliyor ki sormayın. Konami, iyiden iyiye kendini futbol oyunlarının kralı olarak görmeye başlamış olacak ki, tam E’nin üstüne bir kral tacı kondurmuş. Bu yazı geçtikten sonra videomuzu da geçip menüye ulaşıyoruz.
Menüye ulaştığımızda, menüde büyük bir değişim olduğunu görüyoruz. Bütün seçenekler alt alta sıralanmış bir halde (FIFA serisi gibi). O eski geçişli menü yok artık. Menünün dizaynı hoş olmuş; eski serilerdeki gibi itici bir menü tasarımı yok. Menüde çalan müziklerde oldukça iyi bu sefer. Konami, şarkıların üzerinde daha fazla durmuş gibi.
Bu sene, menüdeki bu büyük tasarım değişikliğinin haricinde, dört yeni seçenek eklenmiş. Legends seçeneği, Internet aracılığıyla oynanan bir bölüm; Messages seçeneği de, adı üstünde, diğer oyuncularla mesajlaşmanıza yarıyor. Bunlar önemsiz seçenekler; gelelim asıl önemli iki seçeneğe. Birincisi UEFA Champions League seçeneği. Anlaşıldığı gibi, bu seçenek ile Şampiyonlar Ligi'ni oynayabiliyoruz. PES’in, çıkmadan haftalar önce duyurduğu bu seçenek, bence oyundaki en güzel şey ve oyundaki en büyük yenilik. Gerçekten de size Şampiyonlar Ligi havasını yaşatabiliyor. Takımınızı seçtikten sonra, gerçek oyuncu ve taraftarlarla hazırlanmış, arka planda Şampiyonlar Ligi müziği çalan bir video izliyoruz ki, daha o andan itibaren ŞL'nin havasını solumaya başlıyoruz. Bir ŞL maçından önce aklınıza ne kadar görüntü geliyorsa, Konami bize onu sunmuş. Buradan Konami’yi tebrik etmek istiyorum.
Gelelim menüye eklenen son seçeneğe: Become a Legend. Bu size biraz tanıdık gelebilir ve nitekim de öyle. Bu, geçen sene FIFA’nın gerçekten efsane olmuş Be a Pro modu örnek alınarak tasarlanmış bir mod. Kendi oyuncunuzu yapıyorsunuz, oynayacağınız ligi seçiyorsunuz, daha sonra bir maçta oynayıp bir takıma transfer oluyorsunuz. Bu arada sadece dört lig var ve bu dört ligdeki takımları kendi aralarında karıştırabiliyorsunuz. Herhangi bir takıma transfer olduktan sonra, o takımın antrenman maçlarına çıkıp o takımın ilk on birine girmeye çalışıyorsunuz. Yalnız bu mod, Be a Pro moduyla karşılaştırıldığında oldukça eksik kalıyor. Bazen kamera açılarında sorun yaşıyorsunuz; topu veya topu attığınız adamı göremiyorsunuz. Zaten kamera açısı da oyuncunuza yakın olmadığı için futbolcu havasını hissettirmiyor. Ayrıca ikili mücadelelerde de çok kolay top kaptırılıyor. Rakibin sizin ayağınızdan topu alması üç dört saniye sürüyor. Be a Pro modundaki gibi futbolcular topu istediğiniz an size atmıyorlar ve bazen uzun müddetler top ayağınıza gelmeden oynuyorsunuz. Ama en önemli nokta, tabii ki lisans sorunu. Sadece dört ligle bu mod ne kadar güzel olabilir ki? Bence Be a Pro çok daha iyi ve zevkli.
Haydi Sahaya
O kadar menüden bahsettikten sonra, gelelim saha içine. Artık futbol oyunlarında klasikleşmiş olan, her sene grafiği daha da geliştirme olayına, bu oyunda da rastlıyoruz. O yüzden grafiklerden fazla bahsetmeyeceğim, birkaç şey söyleyip geçeceğim. Oyuncu hareketleri bir önceki seneye göre daha da geliştirilmiş. Artık yağmur yağdığını daha da iyi anlayabiliyoruz. Oyuncular koşarken yerden sıçrayan suları görebiliyoruz. Yağmurlu havalarda, hava günlük güneşlik izlenimi vermiyor, kapalı ve karanlık oluyor. Yalnız omuz omuza mücadeleler, geçen seneki gibi, maalesef çok kısa oluyor. Topu rahatlıkla rakibe kaptırıyoruz. Bu da oynanabilirliği bayağı bir düşürüyor. Paslaşmalar daha da iyileştirilmiş. Havadan, yerden paslar daha da isabetli.Bu arada rakip takımdan da bahsetmek istiyorum. Rakipler sürekli atak yönlerini değiştiriyorlar, bu oyunun gerçekçiliğini arttıran güzel bir faktör; ama biraz da zorlaştırıyor. Seyirci seslerinde, FIFA'yla kıyaslanamaz olsa da, ilerleme var. Neden kıyaslanamaz, kısa bir örnek vereyim. FIFA'da, örneğin Galatasaray’ın sahasındaki maçlarda taraftarlar, Galatasaray’a özel tezahüratlar yapıyor. Ama PES’de sadece Türkiye diye bağırıyorlar. Bir de taraftar sesleri biraz geç geliyor gibi. Bazı oyuncuların transferleri de unutulmuş ya da atlanmış sanırım. Mesela Saha, hala Manchester United forması giyiyor. Bunum gibi daha birçok örnekler var.
PES’de, eleştirebileceğimiz büyük sorunlardan birisi de lisans. Zaten sınırlı sayıda lisansa sahip olan PES, bu sene bir de İspanya Ligi'nin lisanslarını kaybetmiş. Bu lisans sorunu, oyunun oynanabiliğini etkilemese de, gerçekçiliğine gerçekten ağır bir darbe indiriyor. Sırf bu lisans sorunu yüzünden (Birkaç yan etmen de var tabii) Become a Legend modu, bana çekici gelmedi. Lütfen Konami, kıyın şu paranıza da alın lisansları. Neyse ki Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın lisansları var.
Son Sözler
Biliyorum, inceleme biraz kısa oldu; ama oyun bu kadar. Çok az bir gelişme; ama hala kaliteli bir oyun. FIFA'yı bu sene de geride bırakmı başarıyor PES. Ama bu böyle ne kadar sürer, orasını bilemem. PES, kendini futbol oyunları kralı ilan etti; ama FIFA'ya da dikkat etmeli.
Güzel ve bol oyunlu günler.